Türkiye ne İsrail’le ilişkileri gözeten mutedil tutumuyla ne de Hamas’ı sahiplenen keskin çizgisiyle Gazze’deki gidişatı etkileyebildi. Ateşkes ve rehineler konusunda diplomatik bir başarı elde edemese de girişimler sürüyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Hamas’ın terör örgütü değil kurtuluş ve mücahitler grubudur” çıkışıyla memnun ettiği İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ile birlikte İslam İşbirliği Teşkilatı’nda (İİT) güçlü bir tutum hedefliyor. Ayrıca Türkiye ve İran Gazze üzerinden yakaladıkları paslaşmayı değerlendirip ikili ilişkilerdeki çetrefilli dosyalara da el atıyor. İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan’ın Ankara’daki temaslarından sonra Reisi’nin bu ay içinde beklenen ziyareti önem kazanıyor.
Gazze konusundaki örtüşmenin iki ülke arasında duygusal bir yakınlaşma yarattığından şüphe yok. Erdoğan’ın 2009’da İsrail’e karşı “0ne minute” çıkışı ve İsrail’in 2010’deki Mavi Marmara baskını da benzer yakınlaşmaya neden olmuştu. Fakat bu yakınlaşma Filistin-İsrail konusunda Ankara ve Tahran’ın politika setleri arasındaki uyumsuzlukları ortadan kaldırmadığı gibi ikili ilişkilerdeki temel anlaşmazlıkları da bir çırpıda halletmiyor.
İran medyası, Türkiye’nin duruşunu “Filistin politikasında İran’ın yalnız olmadığı” savına dayanak yaparken Erdoğan öfkesini İsrail ve ABD ile ilişkileri koparacak noktaya asla taşımıyor. Erdoğan’ın itidalli tutumundan vazgeçmesi hızlıca İsrail, ABD ve Avrupa ile yeni bir kopuş senaryosunun yazılmasına neden oldu. Erdoğan hem İsrail’le yeni açılmış sayfayı batırmamak hem de arabuluculuk rolü için birkaç günlüğüne kendini tuttu. Gazze’de oluşan ağır tablo, 7 Ekim baskınının ardından Hamas Siyasi Büro Şefi İsmail Haniye’nin İstanbul’dan gönderdiğinin ortaya çıkmasıyla yaşanan mahcubiyet ve arabuluculuk hesaplarının tutmaması Erdoğan’ı fabrika ayarlarına döndürdü. Erdoğan’la telefonda konuşan Haniye’nin görüşmek üzere tekrar Türkiye’ye döndüğü de öne sürüldü. İsrail’le temaslar da kesilmedi.
Neticede onlarca temas ve ziyarete rağmen Türkiye’nin Gazze diplomasisi henüz bir yere varabilmiş değil. Erdoğan çok önem atfettiği Türk Devletleri Teşkilatı’nın Astana zirvesinden bile istediği bildiriyi çıkaramadı. Yine de Erdoğan’ın Astana’dan dönerken verdiği mesajlara bakılırsa çabalar üç hedefe yoğunlaşmış durumda: