15 Temmuz darbe girişiminin ardından Türkiye’deki yargıçlar ve savcıların ilk örgütlenmesi olan Yargıçlar ve Savcılar Birliği kapatılıp, başkanı cezaevine konuldu. Adalet Bakanlığı kapatma işleminin hemen ardından birliğin üye olduğu uluslararası kuruluşlara birer yazı yazarak, YARSAV yerine Hükümete yakın yargıçlar birliğinin bu kuruluşlarda temsil edilmesini istedi. Bu tavır, iktidarın kendisine muhalif kuruluşları kapatarak, yerlerine kendisine yakın kurumları doldurma taktiğinin en basit örneklerinden birini oluşturuyor.
Yargıçlar ve Savcılar Birliği’nin (YARSAV) darbe girişiminin ardından kapatılması, bu birliğin nasıl ortaya çıktığı ve örgütlendiği anımsandığında Türkiye’deki dengeler açısından ironik bir durumu da ortaya koyuyor. Keza YARSAV, yargıda Fethullahçı kadrolaşmanın hız kazandığı 2006 yılında 500 yargıç ve savcı tarafından kadrolaşmaya karşı kurulan Türkiye’nin ilk yargıçlar örgütüydü. Faaliyet süresi boyunca Adalet Bakanlığı’nın hâkim atamalarına karşı davalar açtı, atamalardaki mülakatların kameraya çekilmesini sağladı ve bakanlığın yönetmelik ve genelgelerinin bazılarının kadrolaşmaya kapı açtığı gerekçesiyle iptal edilmesini sağladı. Hükümetin şimdi kumpas davaları olarak andığı Ergenekon ve benzeri davalardaki hukuksuzlukları yüksek sesle dile getirdi.