Tarihe tanıklık eden 88 yaşındaki Leman Memişoğlu yüzyıl önceki Ramazan deneyimini annesinin kendisine anlattıklarından aktarıyor: “Trabzon’da Kameri ayının başladığını bilmek için insanlar sadece gökyüzüne bakarmış. Hatta annem küçük bir çocukken, gökte hilali görmek için arkadaşlarıyla ‘kim önce bulacak’ diye yarışırmış. Hilal görününce tenekeler çalınır, yarın oruç günü diye yemek pişirmeye, temizlik yapmaya koyulurlarmış. Benim gençliğimde de davullar çalınırdı. İsveç’teki akrabalara biz haber verirdik, Ramazan başladı diye.”
Birçok din ve mezhep mensuplarının bir arada yaşadığı Lübnan’daki bir akademisyen arkadaşım ise farklı pencereden özetliyor hicri takvim karmaşasını: “Burada da bitmeyen davadır. Suudiler ‘bugün’ derse, Şiiler ‘yarın’ derler. Dolayısıyla bayramdan önce arife gecesi ilan edilir. Yarın bayram diyenler sokaklara dökülür alışveriş için. Gece yarısı olsa bile. Yok, bayram değil diyenler hafif kıskançlıkla izlerler bizi, bayramı bir yıl önceden bildiğimiz için.”