Başörtüsüne ilişkin tartışmalar geçen yüzyılın başına kadar şeriat kitaplarında cüzi bir yer tutuyordu. Kadınların örtünmesi daha çok namaz gibi bazı ibadetlerin yerine getirilmesinin koşulu olarak görülüyordu. Kıyafet konusu kadınların ve erkeklerin bedenlerinin bazı bölümlerini örtmesi gibi genel kurallar kapsamında ele alınıyordu. Günümüzde ise başörtüsü, önemli Müslüman nüfusa sahip birçok ülkede din tartışmalarının merkezinde yer alıyor. İran da bunlardan biri. Örneğin İran polisi geçtiğimiz günlerde “yetersiz örtünen” kadın sürücülerin araçlarına el konulacağını duyurdu.
İran’da başörtüsünün önem kazanması 1900’lü yılların başlarında, geniş halk kitleleri geleneksel kıyafetlerini bırakıp Batı tarzında giyinme baskısı altında kalınca oldu. 1925’te bir “Şapka Kanunu” çıkaran Türkiye’nin ardından Rıza Şah Pehlevi de 1936’da kadınların başlarını açmasına yönelik bir yasa çıkardı ve bu yasa gaddarca uygulandı. Yasayı protesto eden halka güvenlik güçleri mermilerle yanıt verdi. 1936’da kuzeydoğudaki Meşhed kentinde yüzlerce insan tek bir gösteride hayatını kaybetti. Dolayısıyla başörtüsü fazlasıyla siyasallaştı ve simgesel önem kazandı. Din adamları da örtünmenin dini önemini vurgulayarak karşı saldırıya geçti. 1911’den 1969’a kadar din âlimleri, başörtüsünün Şii öğretisinde merkezi yer aldığını anlatan onlarca eser yazdı ve başörtüsünü Şiiliğin asli simgelerinden biri hâline getirdi.