Ana mesajı en baştan verelim. Türkiye’nin Suriye’ye bir askeri müdahale ile Suriye Kürtlerinin Kobani ile Afrin kantonlarını birbirine bağlayan Cerablus bölgesinde güvenli bir bölge oluşturulması artık ‘an’ meselesi. Bunun için 15 gün sayacağız. Eğer önümüzdeki 15 gün içinde böyle bir harekat olursa bileceğiz ki Türk ordusunun Suriye’ye girme konusundaki her türlü çekincesine rağmen almış olduğu siyasi direktifi uygulamaktan başka yolu kalmadı ve tüm belirsizliğe rağmen harekatı yapmak zorunda. Eğer bu 15 gün içinde bir harekat olmaz ise yine bileceğiz ki o zaman Türkiye’de generallerin temkinli tavrı ağır bastı ve Türk ordusu Suriye bataklığına saplanmaktan kurtuldu. Şimdi gazetecilerin yapmaları gereken artık Ankara’yı bir kenara bırakıp bu muhtemel harekatta görev alacak olan Özel Kuvvetler Komutanlığı, Gaziantep’teki Beşinci Zırhlı Tugay, Urfa’daki Yürminci Zırhlı Tugay ve Diyarbakır’daki İkinci Hava Taktik Jet Üssündeki askeri hareketliliğe yoğunlaşmaları. Çünkü artık ‘kesin’ gözüyle bakılan Suriye’ye askeri müdahale için doğrudan sahaya yoğunlaşma zamanı.
Konunun geçmişini daha iyi anlamak için son 1.5 aydaki gelişmeleri özetlemek faydalı olabilir. Al-Monitor’da 4 Mayıs’ta yayımlanan “Türkiye’nin tek fren mekanizması: Türk ordusunun realizmi” yazımda da anlattığım gibi AKP hükümeti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Suriye’ye askeri müdahale konusundaki ısrarına rağmen askerin realizmi bu siyasi hesapların önünde bir fren mekanizması rolü üstlendi. Peki 4 Mayıs’tan bu yana ne değişti de ibreler askeri müdahale seçeneğine doğru kaydı?