Ana akım Batı medyasıyla Hollywood’un evirip çevirip dolaşıma soktuğu sansasyonel hikayelerde Orta Doğulu kadın, dinin ve ataerkil baskının itaatkâr kurbanı olarak tek boyutlu şekilde resmedilir. Ancak bölgedeki kadın yazarların son yarım yüzyıldaki deneyimlerini, toplumsal gözlemlerini, eleştirel bakışlarını ve vizyonlarını yansıtan edebiyata yüzeysel bir bakış dahi sadece farklı değil, aynı zamanda zıt bir öyküyü ortaya koyuyor. Orta Doğulu kadının tekil, çerçevesi çizilmiş bir kalıba konmasını edebiyat yoluyla reddeden bir öykü.
İkinci Dünya Savaşı’nın ardından yeni Arap devletlerinin birçoğu, ücretsiz zorunlu eğitim gibi sosyal reformları hayata geçirerek erkek hâkimiyetindeki edebiyat dünyasında kadınların önünü açtı. Yine de kadınlar bu alanda hâlen azınlıktadır ve genelde ayrıcalıklı sosyal çevrelerden gelmektedir. Dolayısıyla bölge kadınlarının pek çok deneyimi hâlâ bölge edebiyatına yansımamıştır.