Son aylarda Doğu Akdeniz’in uluslararası sularında askeri gemi hareketliliğinin arttığı görülüyor. Bu artan askeri hareketlilik Doğu Akdeniz’in artık küresel güvenlik ortamının sıcak bölgelerinden biri haline geldiğini gösteriyor. Peki, Doğu Akdeniz son aylarda niçin ısınmaya başladı? Buna bir bölge-dışı ve üç bölgesel faktörün yol açtığı söylenebilir.
Bölge dışı olan ilk faktörü Rusya ile NATO arasında Ukrayna Krizi ile Karadeniz’de başlayan deniz rekabetinin son aylarda Akdeniz’e taşması olarak özetlemek mümkün. Bölgesel faktörlere gelince; bunlardan ilki Suriye Krizi. Özellikle ABD’nin Suriye’ye yönelik hava saldırılarının başladığı Eylül ayından bu yana “Orta Doğu’nun ve Suriye’nin Akdeniz’e açılan kapısı” olarak tanımlanan Doğu Akdeniz’de başta Rusya olmak üzere çeşitli ülkelerin keşif ve gözetleme amacı güden askeri hareketlilikleri çok arttı. İkinci faktör ise Doğu Akdeniz’in dünya ticareti açısından önemli bir stratejik kavşak olması. Hal böyle olunca, her an 2000 ticaret gemisinin hareket halinde olduğu ve yıllık 200.000 geminin geçtiği Doğu Akdeniz’deki serbest ticaretin güvenliğini sağlamak maksadıyla bölgeye sevk edilen askeri gemiler bölgedeki askeri hareketliliğin artmasına yol açıyor. Son bölgesel faktör ise; son yıllarda Doğu Akdeniz’in petrol ve doğal gaz kaynakları içeren önemli bir rezerv bölgesi olduğunun ortaya çıkması. Bölgedeki toplam enerji rezervi (petrol, doğal gaz ve sıvı doğal gaz) yaklaşık olarak 30 milyar varil petrole eş değer bir rakama ulaşmakta. Bu rakamın piyasa değeri yaklaşık 1,5 trilyon dolar. Dolayısıyla bölgedeki enerji rezervleri üzerinde hak iddia eden ülkeler sadece diplomasiye güvenmek yerine askeri güç gösterileri ile desteklenen diplomasinin daha ikna edici olduğunu düşünüyorlar.