Yıllar sonra şöyle bir Roman atasözü türeyebilir: “Türkiye’de beyaz adam elinde ‘kentsel dönüşüm’ diye bir yasayla çıkageldi. Gözlerimizi açtığımızda biz evlerimizi kaybetmiştik, onların yerinde beyaz adamın plazaları yükseliyordu”.
Türkiye'de son yıllarda hummalı bir imar ve inşa süreci yaşanıyor. Büyük kentlerin gecekondu semtleri boşaltılıyor; buralarda yaşayanlar onlar için inşa edilen toplu konutlara yerleştiriliyorlar. Bu uygulamalar ilk başta kulağa hoş geliyor. Türkiye'nin pek çok bölgesi birinci derecede deprem bölgesi, bu yerlerdeki evlerin depreme ve doğal afetlere dayanıklı olmaları gerekiyor. Görünüşte böylesi ‘tarafsız’ bir gerekçeyle, binlerce konuta el konuluyor ve on binlerce insan zorunlu bir göçe tabi tutuluyorlar. Türkiye'nin ‘kentsel dönüşüm politikalarından’ etkilenenlerin başında Romanlar geliyor. Sokakları, meydanları, bahçeleri kullandıkları kendi doğal yaşama alanlarından uzaklaştırılan romanlar, “modern” apartmanlara taşınmaya zorlanıyorlar.