Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin halk destekli darbeyle devrilmesinin akabinde, olayları yönlendirme gücünü elinde tutan ordu ve muhalefetin gerçekten uzlaşmacı bir tutum alması için küçük de olsa bir fırsat penceresi olmuştu. Askerin bu fırsatı kullanmamış olması, ordunun doğası, geçmişi ve genel çıkarlarıyla izah edilebilir. Ancak muhalefet- ya da en azından demokrasi yanlısı gençlerin oluşturduğu “devrimci çekirdek”- yeni düzeni demokratik değerler temelinde şekillenmek üzere ülkenin başına geçen askeri ve sivil yöneticiler üzerinde baskı kurmak için daha kararlı bir mücadele verebilirdi.
Bunu söylerken, Müslüman Kardeşler’in şu aşamada herhangi bir şekilde yatıştırılabileceğini, siyasi sisteme tekrar dâhil olmaları için ikna edilebileceğini iddia etmiyorum. Muhalif grupları bir arada tutan bağların gevşekliğini ve muhalefet içindeki çatlakları da göz ardı etmiyorum.