AKP Hükümeti, Fehtullah Gülen Terör Örgütü (FETÖ) ile mücadelede uyguladığı yöntemleri, PKK/HDP çizgisine karşı da uygulamaya başladı. İlk adımı 11 bin öğretmenin açığa alınmasıyla başlayan süreç, halkın seçtiği belediyelere büyük çoğunluğu kaymakam veya vali yardımcısı olan kayyumların atanması ile devam etti. Öyle görünüyor ki süreç iş adamlarının ve şirketlerin mal varlıklarına el konmasına kadar gidecek. Peki, FETÖ ile mücadele yöntemleri söz konusu PKK/HDP ise aynı sonuçları verecek mi, yoksa Türkiye’nin her yanını sarmış olan yüksek gerilimi daha da mı artıracak?
Türkiye 20 yıldır hukukun zorlandığı, rafa kaldırıldığı geniş uygulamalara tanık oluyor. İrtica ile mücadele gerekçesiyle 1996’da başlatılan ve Refah-Yol koalisyonunun yıkılmasıyla sonuçlanan “28 Şubat kararları”yla dört-beş yıllık süreçte şirketlere, kişilere, kurumlara karşı hukuksuz işlemler yapıldı. AKP döneminde 2009’da “askeri vesayeti bitirme” diye başlatılıp dört yıl sonra adı ‘Orduya Kumpas Davaları’na çevrilen Silivri duruşmalarında ise çuval çuval sahte deliller, belgeler üretildiği, aynı kişinin hem sanık hem tanık hem de gizli tanık yapıldığı bir süreç yaşandı. Ki bugün o uygulamaların mimarı olan yüzlerce hâkim ve savcı cezaevinde bulunuyor.