Türkiye’de günlerdir 17 Şubat’ta Ankara’da gerçekleştirdiği intihar saldırısında hayatını kaybeden TAK üyesi Abdulbaki Sömer için memleketi Van’da kurulan taziye evini ziyaret eden HDP’nin kadın milletvekillerinden Tuğba Hezer konuşuluyor. Türkiyeli olmayan okurlar, bu cümlede bir tuhaflık sezecektir. Zira “normal” koşullarda günlerce konuşulması, sebepleri irdelenmesi gereken olay çoğunluğu subaylardan oluşan, 29 kişinin hayatını kaybettiği saldırı ve bu saldırıyı gerçekleştiren örgüt olacakken, HDP milletvekilinin taziye evi ziyareti üzerinden bu tartışma gölgede bırakıldı. Hezer’in taziye evi ziyaretine Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Başbakan Ahmet Davutoğlu başta olmak üzere devlet ve hükümet yöneticileri günlerdir tepki gösteriyor ve HDP milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması için çalışmalar yürütüyor.
Aynı sertlikteki tepkiler Türk gazeteci ve yazarlardan ve anamuhalefet partisi CHP’den de geldi. Hükümete yakın gazetelerin Erdoğan’ın sözlerine atıfta bulunarak 25 Şubat’taki nüshalarına attıkları başlıklar şöyleydi: “Bu vekil değil, teröristin ta kendisi” (Vatan), “Vekil değil terörist” (Yeni Şafak), “Bunlar terörist, gereğini yapın” (Star). Sadece iktidar ve medyası değil, örneğin 7 Haziran seçimlerine kadar HDP’ye yakın gibi görünen ana akım medyanın en çok okunan sağcı yazarlarından Ahmet Hakan, Hürriyet gazetesindeki köşesinde, Hezer’e tepki göstermekle yetinmeyip işi HDP milletvekillerini canlı bomba olup kendilerini patlatmaya çağıracak kadar vardırdı.