Irak-Şam İslam Devleti (IŞİD) Sözcüsü Ebu Muhammed El Adnani, 29 Haziran 2014’te örgütün İslam Devleti (İD) adını aldığını ve Halife İbrahim sıfatını alan Ebu Bekir El Bağdadi önderliğinde hilafet devletini yeniden kurduğunu duyurdu. Birkaç gün sonra 4 Temmuz’da da Bağdadi, IŞİD savaşçılarının 10 Haziran’da ele geçirdiği Musul’daki bir camide zafer hutbesini okudu. Bu gelişmelerden bir yıl sonra bugün üç temel sonuç çıkarılabilir. Birincisi İD son derece başarılı bir yıl geçirdi. İkincisi örgütü durdurmak için hâlâ anlamlı bir bölgesel veya uluslararası strateji yok. Son olarak da İD’in Doğu Akdeniz bölgesinde başlattığı dönüşüm uzun vadeli sonuçlara gebe.
İD’in 2013 kışında Irak ve Suriye’de başlattığı yıldırım harekâtı, mayısta ele geçirilen Rakka’nın ardından Irak’ın ikinci büyük kenti Musul’un alınmasıyla doruk noktasına ulaştı. Musul’un düşmesi aynı zamanda örgütün hâkimiyetini pekiştirip genişlettiği daha kapsamlı, stratejik bir aşamanın başlangıcı oldu. İD Musul ve Rakka’yı elinde tutmakla kalmadı geçtiğimiz mayısta Irak ve Suriye’de iki kenti daha ele geçirdi: Ramadi ve Palmira. Örgüt ayrıca bu iki ülkede geniş toprakları idare etti ve özellikle Irak’ta ele geçirdiği petrol sahalarından sağladığı büyük gelirlerle ekonomisini de oluşturdu. İD aşiretlere nüfuz ederek, ele geçirdiği kentlerin halklarını çeşitli suçlara karşı koruyarak, neferlerine maaş ödeyerek ve hâlen süren silahlı çatışmalar yoluyla bir zamanların kadir-i mutlak küresel İslamcı örgütü El Kaide’nin ayağını kaydırdı.