İslamcılık ve feminizm birbirine 180 derece zıt iki dünya görüşü. İslamcılık kadının özgürleşmesini baltalamakla suçlanıyor, feminizm ise kadını ataerkilliğin baskısından kurtarmaya çalışıyor. Toplumsal cinsiyet ikisinin de gündeminin merkezinde yer alsa da İslamcılık ve feminizm iki ayrı kavram. Yaygın inanışa göre bu ikisinin bir araya gelmesi mümkün değil. Ancak bugün dünyada pek çok feminizm ve İslamcılık türü olduğunu görebilenler bunun da pekâlâ mümkün olduğunu görecektir.
Batılı kadının siyasi, ekonomik ve toplumsal eşitlik mücadelesinden doğan feminizm hareketi bugün farklı kamplara ayrılmış durumda. Bunlardan biri kökenleri radikal feminizme dayanan daha eski nesil feministler. Bu kesim, kadını sadece yerleşik dini, yasal ve siyasi baskılardan değil; kapitalizm, hiper neo-liberalizm, estetik cerrahi ve alışverişle özdeşleşen dişil tüketim gibi daha yeni sömürü türlerinden de kurtarmak istiyordu. Bu anlayışın yerini şimdi bir çeşit liberal feminizm alıyor. Burada kadınlar başarmış olmanın simgesi olarak liberal ekonominin alanlarına çekiliyor.