Türkiye’de kamuoyu, devletin farklı güvenlik ve adli aygıtlarında hükümeti fena halde köşeye sıkıştıracak çok sayıda yakıcı dosyanın biriktiğini 17 Aralık’ta başlayan rüşvet-yolsuzluk soruşturmasıyla anlamış oldu. Hem içerde hem dışarıda Türkiye’yi zora sokacak dosyaların bir kısmı da Suriye bağlantılı. Konjonktüre göre bunlar da satranç tahtasına sürülebilir. Hükümetin soruşturmayı yürüten görevlileri açığa alarak ve davanın gidişatını etkileyecek şekilde prosedürleri değiştirerek yaptığı müdahaleler iyi kötü işleyen hukuki mekanizmalarda kısa devrelere yol açtı. Artık hükümete dokunan savcı ya da polisin yandığı bu ülkede kuvvetler ayrılığından bahsetmek lüks hale geldi.
Hükümet yargı ve güvenlik güçlerine müdahaleyi ‘paralel devlet’ dediği Gülen cemaatinin devletteki varlığını bitirmek için yaptığını iddia ediyor. Benzer bir müdahale bu kez 1 Ocak’ta Hatay’da silah taşıdığı ihbarı üzerine durdurulan TIR’ın önce jandarma ardından savcının kararlı tutumuna rağmen arattırılmaması skandalında yaşandı. Şüpheli bir TIR ‘devlet sırrı’ denilerek cumhuriyet savcısı, jandarma ve polisten kaçırıldı. TIR’ı aramakta ısrar edince 15 kadar MİT görevlisinin tehditleriyle karşılaşan Adana Cumhuriyet Savcısı Özcan Şişman görevden el çektirildi ve nihayetinde Gaziantep’e tayin edildi. Şişman bir nevi cezalandırıldı. Yerine Gaziantep Cumhuriyet Savcısı Aziz Takcı atandı. TIR dosyası da Takçı’ya verildi.