İstanbul’da yaklaşık 40 yıldır yaşıyorum. Şehrimi hiçbir vakit 31 Mayıs-1 Haziran 2013’te yaşadığım gibi yaşamamıştım ve böyle yaşayacağım da aklıma hiç gelmemişti.
Bu satırları bir “devrimci durumlar” ve “olağanüstü günler” emektarı olarak yazıyorum. Hangi birini hatırlatayım? 1989 Kasım ayında Berlin Duvarı’nın yıkıldığı günü Doğu Berlin’de yakalamış ve günlerce o tarihi günleri yaşamış, hemen ardından Prag’a koşup Kadife Devrimi günlerini gün be gün Çekoslovakya’nın göz kamaştırıcı güzel şehrinde geçirmiş, 1987 ve 1988’te Filistin İntifadası’na Kudüs, Batı Şeria ve Gazze’nin tüm şehirlerinde tanıklık etmiş, 1991’de Yeltsin’in Beyaz Ev önünde tankın üzerine çıktığı, askeri darbenin yenilgiye uğrayıp Gorbaçov’un başkente döndüğü ama Sovyetler Birliği’nin birdenbire dağıldığı 1991 Ağustos’unun o unutulmaz saatlerinde ve günlerinde Moskova’da bulunmuş, Suriye’nin Lübnan’dan çekildiği tarihi haftayı 2005 Mart ayında Beyrut’ta izlemiş biriyim.