Türkiye’yi 23 Ağustos’ta Suriye’de himayesindeki cihatçı gruplarla birlikte “Fırat Kalkanı” operasyonuna girişmeye mecbur eden ana faktör IŞİD’den ziyade, PKK’nın uzantısı olarak gördüğü Kürt PYD’ye ABD’nin verdiği askeri destektir. Bu Amerikan desteği olmasaydı PYD’nin silahlı kolu YPG, Fırat’ın batısına geçip IŞİD’den Mınbiç’i alamayacak ve bu sayede gündeme gelen Afrin-Kobani Kürt koridoru ihtimali Ankara’nın uykularını kaçırmayacaktı. Ve sonunda Türkiye bugüne kadar yapmadığını yapmak, yani Suriye’ye düzenli ordu birliklerini sokmak zorunda kalmayacaktı.
Ankara IŞİD’i, PYD’nin sınır komşuluğuna tercih etmiştir. Lakin ABD’nin IŞİD’e karşı PYD’yle yaptığı ittifak koşulları dramatik biçimde değiştirdi ve Ankara’yı IŞİD’e karşı nihayet gerçekten de savaşmaya itti. Ve bu yazı yazıldığı sırada gelen bir son dakika haberine göre savaşın açıklanmış hedefine varılmıştı: Türkiye’nin Suriye sınırı boyunca uzanan 90 kilometrelik Azez-Cerablus hattı boyunca batıdan ve doğudan ilerleyen Türk birlikleri ve müttefikleri, harekâtın 12’nci gününde birbirlerine kavuşmuşlar ve sınırın tamamını IŞİD’den temizlemişlerdi.