Türkiye’deki başarısız darbe girişimi, tüm toplumu yalnızca darbeye aktif katılan cuntacılara karşı değil, aynı zamanda onların arkasında olduğuna inanılan dini bir gruba karşı da harekete geçirdi: Fethullah Gülen cemaati.
Öyle ki, sadece Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve taraftarları değil Türkiye’deki siyasi yelpazenin tüm bileşenleri artık Gülencileri darbenin ve geçen on yılda işlenen pek çok başka suçun faili olarak görüyor. Cemaati sevgiye, hoşgörüye ve diyaloga adanmış barışçıl bir hareket olarak gören pek çok kişi ise böyle bir şeyin nasıl mümkün olabileceğini sorguluyor. Benim kişisel hikayem bu karmaşık sorunun bazı yönlerine ışık tutabilir.