TAHRAN, İran — İki rakip sürekli birbirine zıt stratejik kararlar alırsa işler eninde sonunda doğrudan çatışmaya varır. İran ve Suudi Arabistan da bunun istisnası değil. İki ülke 2005’ten bu yana zıt stratejik kararlara imza atıyor. Orta Doğu’daki krizlerin akışkanlığı ve büyüklüğü İran’la Suudi Arabistan arasında doğrudan çatışmayı uzun süre geciktirdi. Ancak Orta Doğu’daki jeopolitik ortam Arap Baharı’yla değişti ve Tahran’la Riyad arasındaki stratejik çatışmanın derinliği ve yoğunluğu arttı. Yeni çarpışma alanları ortaya çıkarken iki taraf arasındaki stratejik çatışma belirgin ideolojik boyutlar kazandı. İki ülke zaman içinde bölgesel krizler yelpazesinde iki zıt kutup hâline geldi.
Suudi Arabistan’ın son birkaç yılda karşılaştığı stratejik zorluklar çoğaldı. Krallık bazı müttefiklerini kaybetti ve tabandan gelen değişimleri yönetmekte aciz kaldı. Bu nedenle bir yandan Arap Baharı’nı frenlemek için karşı devrim başlattı, bir yandan da rakiplerine karşı politikalarında değişikliğe gitti. İran’ın bölgesel nüfuzunu kırmak amacıyla bu yaklaşımın merkezine Suriye’yi yerleştirdi. Buna karşılık Tahran da İran, Irak, Suriye ve Lübnan Hizbullahı’ndan oluşan eksene karşı koyan bölgesel güçleri baltalamak için Tunus, Mısır, Bahreyn ve Yemen’de tabandan gelen değişim hareketlerini destekledi.