İran’la altı küresel güç arasındaki nükleer müzakereler başarıyla sonuçlanırsa ABD, Oslo Anlaşması ile İsrail-Ürdün Barış Anlaşması’na zemin hazırlayan 1991 Madrid Barış Konferansı’ndan bu yana Orta Doğu’da belki de en önemli diplomatik hamlesini yapmış olacak.
Viyana’dan çıkacak sonuç yalnızca İran’ın nükleer programı bakımından önem taşımıyor. Müzakereler daha şimdiden bölgenin en zorlu ve en maliyetli ihtilaflarında çözüm yönünde ilerleme olasılığına işaret ediyor. Suriye ve Irak’ta geniş toprakları ele geçiren ve tüm bölgede etkinliğini artıran İslam Devleti (İD) ile mücadele de bu kapsamda yer alıyor.