ABD ve Avrupalı dostları, Suudi Arabistan Kralı Abdullah’ın 22 Ocak’taki vefatının ardından yeni kralın pürüzsüz bir süreçle tahta çıkmasıyla derin bir nefes almış olmalı. Suudi hanedanı, birkaç saat içinde Veliaht Prens Selman’ı yeni kral olarak ilan etti. Bu hızlı çözüm Suud sarayında güç mücadelesi bekleyen gözlemcileri sustururken ABD ve ortaklarının stratejik çıkarları bakımından en önemli krallık olan Suudi Arabistan’da işlerin normal seyrettiği yönünde rahatlatıcı bir mesaj verdi. Ancak ABD, Suudi hanedanıyla sürdürdüğü sıkıntılı ilişkilerinde önümüzdeki yıllarda karşılaşacağı zorluklarda kanaatkâr davranmamalı.
Birinci zorluk, Suudi Arabistan’ın başlıca düşmanı ve rakibi olan İran ile ABD arasında artan yakınlaşmadan kaynaklanıyor. ABD, Suudi güvenliği ve menfaatlerinin en sağlam garantörü olduğu yönünde güvenceler verse de gelişen ABD-İran ilişkileri Suudi hükümdarları tarafından hep terk edilmenin işareti olarak görülüyor. Merhum Kral Abdullah da mevcut Kral Selman da ABD’nin İran’la olan ihtiyatlı yakınlaşmasını kabullenmek istemedi. Bunun tek nedeni Suudilerin 1979 İran Devrimi’nden bu yana ve özellikle de Arap isyanlarının ardından ABD’nin bölgedeki başlıca ve tek ortağı olmaya alışmış olmasıdır.