Bir gün önce Suriye’nin kuzeyinde Kürtlerin kontrolündeki Rojava’nın (Batı Kürdistan) milis gücü Halk Savunma Birlikleri’nin (YPG) Kobani’de Irak-Şam İslam Devleti’ni (IŞİD), yeni ismiyle ‘İslam Devleti’ni (İD) üç köyden nasıl püskürttüğünü neşeli bir şekilde anlatan gazeteci Barzan İso, ertesi gün aradığımda üzgündü. Sesi boğuktu; kuzeninin cenazesindeydi. İD’in 8 Temmuz gecesi daha şiddetli bir şekilde Kobani’ye saldırdığını ve ölen 10 kişi arasında kuzeninin olduğunu söyledi.
Musul’da Irak ordusundan ele geçirdiği ağır silahları Kaim-El Bukemal kapısından Suriye’nin Deyr el Zor ve Rakka kentlerine taşıyan İD, özerklik yolunda adım adım ilerleyen Rojava’nın üç kantonundan biri olan Kobani’ye 2 Temmuz’dan beri üç koldan saldırıyor. Irak’ta Musul’un ardından Sünni aşiretler, Basçılar ve Selefi İslamcı örgütlerle birlikte Dicle hattında kentleri düşürdükten sonra Bağdat’a yükleneceği beklenirken İD ağır silahlarla birlikte rotasını Suriye’ye kırdı. Ardından Deyr el Zor’da Mayadin, Muhassen ve petrol havzası El Ömer’i kolayca zapt ettikten sonra namlusunu kuzeyde petrol yataklarını paylaşmak istemediği Kürtlerin Cezire Kantonu’na çevireceği öngörülmüştü. Ancak İD, Rojava’nın en simgesel halkası Kobani’ye vurdu.