‘Çok boyutluluk’ hükümetin Türk dış politikasının marka değerini şişirmek için dilinden düşürmediği bir ifade. Başka alanlardaki getirileri çok tartışılır ama Suriye ile 910 kilometrelik sınırın zikzaklarla dolu bu retoriğin ruhuna uygun olarak boyutlandığı bir hakikat! Muhaliflerin elindeyse aç-kapa yapılan, Kürtlerin elindeyse kilit vurulan kapılar; iç savaşta muhalefeti güçlendirme adına yasadışılık devlet eliyle meşrulaştırırken ‘istenmeyen yasadışı’ geçişlere önlem olarak örülen kazılan hendekler ve dikilen portatif duvarlar; keyfe keder göz yumulan ya da suçüstü yapılan kaçakçılar; sınırın dibine yani ateş hattına kurulan mülteci kampları; angajman kurallarıyla 10-15 km derinliğinde yaratılan tampon bölge yetmezmiş gibi muhaliflerin havan topları için fırlatma rampası olarak kullandığı sıfır noktası; Suriye uçaklarını sınırdan uzak tutmaya çalışırken zaman zaman radarlarca kilitlenen F-16’lar ve gizemli yükleriyle sınır aşan TIR'lar.
Western filmlerinden geri kalmayan olayların yaşanmadığı gün yok. Sınırdaki sıradışılığı görmek için Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) internet sayfasındaki günlük raporlarına bakmak kafi.