Geçtiğimiz Mayıs ayında İstanbul Gezi parkında ağaçların sökülmesini protesto eden göstericilere karşı polisin aşırı güç kullanması sonrasında başlayan ve ardından bütün Türkiye'ye yayılan Gezi protestoları Türkiye için büyük bir sosyal-siyasal deprem niteliğindeydi. Salı günü Hatay'da Ahmet Atakan isimli 22 yaşındaki göstericinin ölümünün ardından tekrar bütün Türkiye çapında hızla yükselen çatışma ve şiddet ise, Mayıs’ta meydana gelen büyük depremin ilk tsunami dalgası gibi görünüyor. AK Parti hükümeti durumun ağırlığını göz önüne alarak ciddi tedbirler almazsa Türkiye'nin hızla yükselecek yaygın şiddet dalgasına teslim olması işten bile görünmüyor.
Bu ikinci protesto dalgasının nasıl yükseldiğine bakıldığında, en önemli faktörlerden birisinin hükümete ve devlet aygıtlarına güvensizlik; polisin işlediği suçların cezasız kaldığı ve bundan sonra da cezasız kalacağı inancı olduğu görülüyor. Salı günü Hatay'ın Armutlu ilçesinde Gezi protestoları sırasında hayatını kaybeden Abdullah Cömert'i anmak için yapılan gösteriler hızla polisle çatışmaya dönüştü ve bu sırada bu defa da Ahmet Atakan isimli bir genç hayatını kaybetti. İnternet sitelerine yansıyan kısa video görüntüsünde, polise ait "akrep" tipi aracın, göstericilerden gelen yoğun taş yağmuru altında ilerlediği ve bu esnada aracın yanında bir kişinin yere düştüğü görülüyor. Hatay Valiliği'nden yapılan açıklamada Atakan’ın bir binadan düşmesi sonucu öldüğü belirtilirken, bazı görgü tanıkları Atakan’ın ilk önce polisin attığı bir gaz kapsülüyle başından yaralandığını, ardından da polis aracının kendisine çarptığını öne sürüyor. Ancak Türkiye'nin dört bir yanındaki göstericiler resmi makamların yaptıkları açıklamaları hiç bir şekilde dikkate almadan, Atakan’ın polis tarafından öldürüldüğü inancıyla sokaklara çıktılar ve polisle çatıştılar.